tıkmak

tıkmak
-ar (-i, -e)
1. 塞入: Bütün eşyasını bir sandığa tıktı. 他把所有东西都塞进了一只箱子里。
2. 俚́ 打发到; 关到, 送到(远方或不易出来的地方): Hırsızı hapse tıkmışlar. 他们把小偷关进了监狱。
3. 塞上, 堵上, 堵住: lâkırdıyı ağıza \tıkmak 使住口, 不让说话 Haykırışlarını işitmemek için kulaklarımı tıkıyordum. 我把耳朵堵了起来, 不想听他们的叫喊声。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • tıkmak — tıkmak, doldurmak II, 16 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • tıkmak — i, e, ar 1) İterek, zorla, aceleyle sokmak Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı. F. R. Atay 2) tkz. Sokmak Hesap kitap, müfettiş derken Aslan ı kafese tıkmışlar. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler tıka basa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıkmak — zor ile sokmak, yerleşdirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kodese tıkmak — hapse sokmak Belki kodese tıkarlar, hazır olsun. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çanına ot tıkmak (veya tıkamak) — (birinin) sesini çıkaramayacak, kötülük edemeyecek bir duruma getirmek, susturmak İsterseniz çanıma ot tıkar, beni mahvedersiniz. O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deliğe tıkmak — argo tutuklamak, hapsetmek O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe. O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • içeriye atmak (veya almak veya tıkmak) — hapsetmek Bundan da başka yarın bunu tutar, içeri tıkabilirdi. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzına tıkmak — susturmak, konuşmasına engel olmak Aleyhinde kim ne söylerse hemen ağızlarına tıkarlardı. O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çan — is. İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran madenden araç, kampana Harp gemisinde çan, düdük ve insan sesleri birbirine karıştı. F. R. Atay Birleşik Sözler çan çan çan çiçeği çan kulesi cankurtaran çanı kilise çanı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • delik — is., ği 1) Dar, küçük açıklık İğne deliği. Burun deliği. 2) Dar, küçük çukur Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. S. F. Abasıyanık 3) Küçük hayvan yuvası Fare deliği. 4) sf. Delinmiş olan Hangi evden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”